25 Kasım 2012 Pazar

Yaşlı bir adam

Buraya uzunca bir hikaye gelecekti aslında. Yaşlı bir amcanın hikayesi, belki kendi genç ama ruhu yaşlı bir adamın hikayesi de olabilirdi bilmiyorum. Yağmurda ıslanmış ve ıslanmaktan nefret eden. Uzun bir uykudan uyanmış gibi bakan etrafına. "Shawshank Redemption" diye bir film vardı, çoğunuz izlemişsinizdir, filmin yan karakterlerinden biri, uzun süre hapiste kalan bir amca, hapisten çıkınca dünyayı tanıyamıyor ve sonunda intihar ediyordu filmde, yabancı hissediyordu dünyada kendini. Hikayenin kahramanı da öyle hissetmeye başlamıştı. Dünyaya şaşkın gözlerle bakıyor, insanları tanıyamıyor, gözleri sürekli doluyordu. Bıraktım yazmayı hikayesini farkedince bu durumu. Korktum sanırım sonunun filmdeki amca gibi olmasından, müslüman adam intihar etmemeli hikayede bile olsa. Kahraman hayata küsmüş biriydi aslında, uzun bir süre hayatla olan bağlantısını koparmış sonra geri dönmeye karar vermiş biri. Daha meraklı, hayata karşı daha ilgili olmasını bekliyordum ilk yazmaya başladığımda. Ama yaşadığı uzun ayrılık bildiği hayatı değiştirdiğinden olsa   gerek ilgi duyamadı hayata. 
Kendi yarattığı hapishanede yaşıyordu yıllardır, kendi uydurduğu bir yatalaklık hali de denilebilir. Zihnini soyutlamış, yeni şeyler görmemek için çabalamıştı yıllarca. Sonra bir sabah uyandığında uyanmak istediğini farketti. Kaçırdıkları için üzülmüyor ya da kaybettiklerine bir özlem duymuyordu, sadece hapisten çıkması gerektiğini düşündü artık, yataktan kalkması gerektiğini. 
Unutulan bir şey yok dedi kendi kendine, değişen de... Sadece tozlanan anılar ve kapanan yaralar var. Düşündü kendini eve hapsetmesine sebep olan olayı ve çok büyütmüşüm dedi, hatırladığı, geçmişi düşündüğünde aklına ilk gelen şeyler güzel ve mutlu anları oluyordu hep oysa. Kendine bunu yaptığı için pişman olmadığını tekrarladı kendine. Kahvaltısını yaptı, yıllar sonra ilk kez ekmek kızarttı kendine özgürlüğünün şerefine. Eski elbiselerinden birini çıkardı dolabından ve giydi, aynaya baktı, saçını sakalını düzeltti ve ayakkabılarını giydi. Dışarı çıkmaya hazırdı, dışarı çıkmıyor değildi aslında, ihtiyaçlarını karşılamak için en fazla ayda 1 kere çıkıyor ama kimseyi görmüyor kimseyle konuşmuyordu. Kendisiyle bile uzun süre sonra ilk defa iletişim kurmuştu bu sabah. Kapıyı açtı, binanın içinde yürümeye başladı, ve yıllardır yapmadığı ilk şeyi yaparak merhaba dedi hayata, karşısından gelen komşusu olduğunu düşündüğü genç adama gülümsedi ve iyi günler evlat dedi...
Hikayeyi kendime anlatmam 1 hafta sürdü buraya yazmam daha uzun, planladığımdan daha kısa ama devam edebilecek bir hikaye oldu yine. Hikayenin sonuna bir şarkı koymadım belki siz yorumlara yazarsınız, önerirsiniz bir kaç şarkı. Bu sefer  bir fotoğraf koyacağım şarkı yerine. Zagrebten bir yalnız adam...





3 yorum:

  1. Bir şarkı:
    http://www.youtube.com/watch?v=Zx6gr_Ch9x8&feature=my_watch_later_videos&list=WLA77221EA7F16D0A9

    Bir soru:
    İnsanın kendi ile iletişimi her seferinde en genelinde 'din' ile bir çatışmaya götürüyorsa 'inançlı' kişiyi, o iletişimi kurmaya yine de devam etmeli mi? Bazılarına, bir takım sorular sorup cevaplayamamak veyahut aslında olmadığı bir şeymiş gibi görünmek ağır gelir ve onlar hapishaneyi kendi elleriyle hazırlar. Alternatif olarak kişi nasıl delirebilmeli?

    Teşekkürler, elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Şarkı için teşekkürler, insanın kendi ile iletişimi din ile bir çatışmaya götürüyorsa ve insan imanını koruyamayacağı şüphesi taşıyorsa kendisi ile fazla iletişmesin zira tehlikeli olabilir. soru sorduklarınız sorularınıza cevap veremiyorsa ya soruları değiştirin ya da sorduklarınızı. Ayrıca insan asla olmadığı bişeymiş gibi gözükmemeli, hem dünyasına yazık olur hem de muhtemelen öbür dünyasına. Delirmek elde olsaydı delirirdi emin olun delirirdim bir süreliğine. Okuduğunuz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. yaşlı amca..

    http://www.youtube.com/watch?v=h4Lvzv0bBnw

    YanıtlaSil