31 Ağustos 2015 Pazartesi

Yorulmaya Dair...

Dengesizliğin dengesi içerisinde olanlara tahammül etmek zorlamaya başladı. Sabretmek ruhuma zarar vermeye başladı. Birilerinin sığınılacak limanıyken okyanusun ortasında bir sandalda tek başına bir gemi geçmesini beklemekten yoruldum. Bir çocuğun dizindeki kabuk bağlamış yara olmaktan ve çocuk her sıkıldığında kanatılmaktan yoruldum. Kalabalıklar içindeki yalnızlık da yalnızlıklar içindeki kalabalık da yoruyor beni. Sınırları aşmadan sınırları aşanları sınırları aştıklarında dinlemek yıpratıcı bir faaliyet. Sınırları aştığında kimseye anlatamadan Midas’ın kuyusuna haykırmak da öyle. Delirmeyi isterken delirmek üzere olanların delirmelerini engellemek için gelip benimle konuşmalarından da sıkıldım. Mutlak iyilerin olmadığını öğrendiğimde ki bu sanırım hayatımda öğrendiğim ikinci şeydi, hayatımda kimi nereye konumlandıracağımı düşünmeye başlamıştım, hala bunu düşünüyor olmaktan yoruldum. Düşünüp düşümden ayrı kalmaktan yorulduğum gibi düşümün sonra bana sığınmasından da yoruldum. Olasılıkların dünyasında gezinmekten ve tüm olasılıkları düşünmeye çalışırken yeni olasılıkların ortaya çıkışını ve düşündüğüm bazılarının imkansızlaşmasını görmekten yoruldum. İçimin derin düzlüklerinin dışımdaki dalgalardan etkilenmiyor olması artık beni sakin kılmıyor, dalga kıran görevi gören aklımın çeperleri dayanmıyor ve bu beni yoruyor. Uzun ince bir yolda hayatını devam ettirenlerle ne yolun varlığının ne de yolda olduğunun farkında olmayanların aynı havayı alıyor olduğunu fark ettiğimden beri oksijen sevmiyorum. Kafein, nikotin, seratonin ya da mutsuzluk veren şeylere olan bağımlılıklardan yoruldum, gelişine yaşayıp yaşadıklarını hissetmek yerine hissetmek zorunda olduklarına göre yaşamayı tercih edenlerin varlığından yoruldum. “Bugün neden gelmedin” derken aslında bugün geldiğini ama seninle aynı bugünü yaşamadıklarını anlamıyor insan. Dünya bir gündür o da bugündür hatta dem bu demken carpe diemdir… Hayat bu kadar kolay değilken aslında zannettiğinizin yarısı kadar bile zor değil. Yanlış tercihler yaptıktan sonra doğru olduğunu varsaydığınız ama seçmediğiniz seçeneklere ağlamayı bırakıp tercihlerinizi değiştirin. Sanırım yorulmaktan yorulurken bu kısır döngüden çıkamayacağını anlayan beyaz ve tatlı fare gibi tekerleği çevirmeye devam etmeye karar vermemiz bizi hayatta tutuyor…