Dengesizliğin dengesi içerisinde
olanlara tahammül etmek zorlamaya başladı. Sabretmek ruhuma zarar vermeye
başladı. Birilerinin sığınılacak limanıyken okyanusun ortasında bir sandalda
tek başına bir gemi geçmesini beklemekten yoruldum. Bir çocuğun dizindeki kabuk
bağlamış yara olmaktan ve çocuk her sıkıldığında kanatılmaktan yoruldum.
Kalabalıklar içindeki yalnızlık da yalnızlıklar içindeki kalabalık da yoruyor
beni. Sınırları aşmadan sınırları aşanları sınırları aştıklarında dinlemek
yıpratıcı bir faaliyet. Sınırları aştığında kimseye anlatamadan Midas’ın
kuyusuna haykırmak da öyle. Delirmeyi isterken delirmek üzere olanların
delirmelerini engellemek için gelip benimle konuşmalarından da sıkıldım. Mutlak
iyilerin olmadığını öğrendiğimde ki bu sanırım hayatımda öğrendiğim ikinci
şeydi, hayatımda kimi nereye konumlandıracağımı düşünmeye başlamıştım, hala
bunu düşünüyor olmaktan yoruldum. Düşünüp düşümden ayrı kalmaktan yorulduğum
gibi düşümün sonra bana sığınmasından da yoruldum. Olasılıkların dünyasında
gezinmekten ve tüm olasılıkları düşünmeye çalışırken yeni olasılıkların ortaya
çıkışını ve düşündüğüm bazılarının imkansızlaşmasını görmekten yoruldum. İçimin
derin düzlüklerinin dışımdaki dalgalardan etkilenmiyor olması artık beni sakin
kılmıyor, dalga kıran görevi gören aklımın çeperleri dayanmıyor ve bu beni
yoruyor. Uzun ince bir yolda hayatını devam ettirenlerle ne yolun varlığının ne
de yolda olduğunun farkında olmayanların aynı havayı alıyor olduğunu fark
ettiğimden beri oksijen sevmiyorum. Kafein, nikotin, seratonin ya da mutsuzluk
veren şeylere olan bağımlılıklardan yoruldum, gelişine yaşayıp yaşadıklarını
hissetmek yerine hissetmek zorunda olduklarına göre yaşamayı tercih edenlerin
varlığından yoruldum. “Bugün neden gelmedin” derken aslında bugün geldiğini ama
seninle aynı bugünü yaşamadıklarını anlamıyor insan. Dünya bir gündür o da
bugündür hatta dem bu demken carpe diemdir… Hayat bu kadar kolay değilken
aslında zannettiğinizin yarısı kadar bile zor değil. Yanlış tercihler yaptıktan
sonra doğru olduğunu varsaydığınız ama seçmediğiniz seçeneklere ağlamayı
bırakıp tercihlerinizi değiştirin. Sanırım yorulmaktan yorulurken bu kısır
döngüden çıkamayacağını anlayan beyaz ve tatlı fare gibi tekerleği çevirmeye
devam etmeye karar vermemiz bizi hayatta tutuyor…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil