Merhabalar, beni dinlemek isteyip
istemediğinizi bilmiyorum, neticede sıkıcı bir hayatım var. Ben dünyadaki tek
vejetaryen serengeti aslanıyım ve bir vejetaryen aslanın hayatı ne kadar eğlenceli
olabilirse benimki de o kadar heyecanlı işte. Muhtemelen vejetaryen aslan nasıl
olur diyorsunuz ama emin olun bu sorunun cevabı bende de yok. Doğduğumdan beri
et yiyemedim, annem bunun bir rahatsızlık olduğunu söylerdi başta, çünkü et
yiyemeyen bir aslan olsa olsa hastaydı. Daha sonra sürüden dışlanmamam için
benim seçilmiş olduğum yalanını ortaya attı, albino bir zenci için kullanılan
yalanın aynıydı bu ve sanırım yakınlardaki bir kasabada yaşayan insanlardan
öğrenmişti annem yalan söylemeyi.
Sürüye avlanmada yardım ediyordum
evet ama sadece avı uygun yere kadar kovalayarak. Asla ısıramıyordum ki zaten
çenem de diğerleri kadar kuvvetlenmemişti. Yaşıtlarım et yedikleri için benden
hızlı geliştiler, ben ise zayıf bir aslan olarak hayatıma devam ettim.
Belgeselciler gelmişti bir keresinde mekânımıza, sadece avlanma görüntüleri
çekip gittiler, hatta aralarında benimle ilgili kıs kıs güldüklerini bile
işitmiştim. Neymiş efendim benim doğam et yemekmiş, ne saçma bir aslanmışım
falan. Yıllarca aslanlardan da bunları duyduğum için garipsemedim ama daha
yetkin bir canlı olduğu iddiasındaki insanların farklılıklara bu kadar
tahammülsüz olduğunu görmek dünyanın geleceği adına beni endişelendirdi. Bu
endişeler vejetaryen olmamla alakalı sanırım zira karnımı doyurmak için
avlanmak zorunda olmamak bana düşünmek için olukça fazla hatta gereksiz fazla
zaman kazandırıyor.
Takdir edersiniz ki bir süre
sonra sürümden yani ailemden ayrılmak zorunda kaldım zira albino bir zenci kabilesi
için neyse yada Musevi olmaya karar vermiş bir nazi subayı, ben de oydum. Et
yemeyen bir aslan. Karnımı doyurma sıkıntısı çekmiyorum, ağaçlardan
beslenebilecek kadar çevik yerdeki otları yiyebilecek kadar kısayım. Temel
sıkıntım konuşacak kimsenin olmaması. Aslında kimsenin beni anlamayacağını
biliyorum ama her şeye rağmen benimle konuşmayı kabul edecek biri. Irkımın ezeli
düşmanı olan bir zebra ya da antilop bile olabilir. Bir ara bir timsahla kısa
bir sohbetimiz olmuştu, ta ki beni yemeye çalışana kadar. Vejetaryen olanın ben
olduğumu unutmuşum.
Bu farklılık ve yalnızlıkla
ortalamadan kısa bir ömür süreceğimi biliyorum. Doğama karşı çıktığım
söyleniyor, eğer o benim doğam olsaydı karşı çıkamazdım kimse bundan
bahsetmiyor. Ben diğerlerinin doğam zannettiği şeye karşı çıkıyor ama
yaradılışımın gereğini yapıyorum. Kendimi biliyor en azından bilmeye
çalışıyorum. İşte bu yüzden ortalamadan kısa da olsa, yalnız da olsa,
yaşamaktan keyif alıyorum.