2 Temmuz 2013 Salı

Kısa Bir Düğün Hikayesi

Bir kır düğünündeyim, herkes çok keyifli, şarkılar söyleniyor hep beraber, çocuklar koşuşturuyorlar sağa sola. Sanki sadece gelin ve damat için değil herkes için hayatlarının en mutlu günü gibi. Masaların arasında koşuşturan garsonlar bile mutlu görünüyorlar ki buna çok şaşırıyorum, genelde suratsız olurlar. 
Gelin ve damat masaları geziyorlar tebrikler ve elbette takılar için. Herkes büyük bir aşkla tebrik ediyor çifti sanki kendi evliliklerinde çok mutlularmış gibi. Masalarda bulunan bekarlara manalı bakışlar bazen de ufak takılmalar eşliğinde devam ediyor tebrik ve takı merasimi. Çiftin yüzü giderek düşmeye başlıyor, sanırım yorulmaya başladılar. Herkesi mutlu etmekten mi yoksa fiziksel olarak mı yoruldular bilmiyorum. Bir sürü insan tarafından, ki büyükçe bir kısmını tanımıyorlar,öpülmenin verdiği kötü hissiyat ile ilerliyorlar masaların arasında. Yanlarında bulunan gelinin kız kardeşinin elindeki torba hızla doluyor. Sanırım hasılat iyi diye düşünüyorum. İstemsizce cebimdeki altını yokluyorum. Allahtan altın fiyatları düştü, yoksa sezon zor geçecekti benim için. Çift bulunduğum masaya yaklaşıyor, her düğünde olduğu gibi bekar erkeklerin masası en sonda. Gelini usulen tebrik ediyor damada sarılıyorum. Damadın kulağına eğilip tebrik ediyor, standart düğün densizliklerinden yapmıyorum, yeterince maruz kalmıştır zavallı. Neyse ki koşar adım yaklaşan aile büyüklerinden biri çifti zorla masaların arasındaki boşluğa çekip dans etmelerini sağlamak için kollarına giriyor da ayakta uzun süre kalmak zorunda kalmıyorum. 
Mutlu şarkılar çalıyor hep orkestra ve bu mutlu şarkılar herkesi mutlu ediyor. Herkesin aynı anda mutlu olmasını mümkün görmediğimden ben mutsuz olmayı seçiyorum bu şarkılarda. Bir ezgi düşünün her duyanı mutlu eden ama sizi hüzne boğan. İşte o ezgiyi duyup da mutlu olduğunuz gün hayatınızda bir şeyler gerçekten kötü gidiyordur.