13 Kasım 2012 Salı

Bağımlılıklar...

Çok zor olmuştu çaydan vazgeçmek, aslında tam vazgeçmek bile değildi, sadece ona bağımlı olmadığımı ispat çabası. Kahveden kurtulmam daha kolay olmuştu mesela ve ben de merak uyandırmıştı çaydan zor kurtulmam. Halbuki kahve daha kuvvetli bir uyaran ve bağımlılık kaynağı değil miydi? Ama ben de tam tersi olmuştu. Neyse netice itibarıyla ikisine de bağımlı olmadığımı kendime ispatladım, hiç bir şeye bağımlı değildim artık, hiç kimseye bağımlı olmadığımı kendime ispatlama çalışmasının ilk başlangıcı oldu bu deneme. Nefes alacak kadar havaya bağımlıydım ayakta kalacak kadar yemeğe, ki ben hep daha fazlasını yedim. Ama bunlardan gayrısına değil.
Sanırım benim çocukluk sanrılarımdı bu kendi kendine yetebilen insan yaklaşımım. en azından öyle hissettirdi hayat, hey çocuk artık büyü ve alış bunlara dedi. Korktum başta, aslında hala korkuyorum biraz, alışmaktan, bağımlılıkların hayatın ta kendisi olduğunu kabul etmekten. Asla bağlanmak istemeyeceğim şeylere bağlanmaktan korktum, ya da bağlanırsam kopmaktan. Bağlandıklarımdan kopunca diğer bağlandıklarımı bırakmakla uğraştım. Bıraktıkça bağlandıklarımı yenilerine alıştım sanırım ve bu kısır döngüye dur demenin vaktinin geldiğini anladım 20 lerin ikinci yarısında. Aslında dur demenin vaktinin geldiğini ben anlamadım, anlattılar...
Artık hiç bir bağımlılığı olmayan bir adamım galiba. Bağımlı olmamak için uğraşıyorum. Sigara kullanmadım hayatımda, içki de içmedim hiç, bu sebepten onlardan yana pek bir korkum yok aslında, ki çoğu insanın bağımlılıkları bunlardır. Bu aralar en çok gördüğüm ve gördüklerimin arasında en korkuncu olan bağımlılık çeşidi sevgiye olan bağımlılık. İnsanlar sevilmeye o kadar alışıyorlar ki bu onlarda bir bağımlılık yaratıyor ve bu arzularını doyurabilmek için saçmalamaya başlıyorlar.Tıpkı koleksiyonerler gibi, bir pula bir milyon insanı doyurmak için yetecek parayı verebilirler çünkü sahip olmak isterler. Sevilme bağımlıları da böyledir, birazcık sevgi için sonra çok ağlayacakları karşılıklar ödemeye razıdırlar. Aradıkları bir omuz olabilir ya da sahiplenilmek, belki sadece sevilmek veya ilgilenilmek bilmiyorum, ama sevgiye o kadar bağımlıdırlar ki onlara ihtiyaçları olan sevgiyi veren kişiye ömürlerini verirler ama muhtemelen sevgilerini veremezler. Seven kişi sevdiğini mutlu etmenin sarhoşluğuyla pek önemsemez sevilip sevilmediğini hatta farketmez bile. Belki o da sevmeye bağımlıdır bilmiyorum ama böyledir. Eğer sevmeye bağımlıysa sorun çözülmüştür aslında, herkes mutludur ama aksi durumda bir süre sonra seven kişi hayal kırıklığı adını verdiğimiz ağırlığı göğsünde bulacaktır. Bağımlılık kötüdür, sevmek ve sevilmek güzeldir...




1 yorum:

  1. Sevdigin kisiye ömrünü verdiginde kendinden bir parcani verirsin.. Bu da sevgindir.. Sevgin ayni siddetle karsilik görmedigi müddetce, cirpinir durursun, aradigini bulmak icin. Ya elde edersin ya etmezsin.. Sevgi yeterli ölcüde mevcutsa, su akacak yolunu bulacaktir.. bunlar subjectir..

    YanıtlaSil