27 Ekim 2014 Pazartesi

Duvar

Üzerime yığılmış duvarların arasından çıkmak istiyorum aslında, bakmayın yattığım yerde rahatmışım gibi gülümsediğime. Bu gülümseme tamamen kendi salaklığıma. Adım gibi yıkılacağını bildiğim duvarların içerisine büyük bir istek ve sevinçle girdim. Sonra neden yıkıldı diye ağlayacak kadar salak değilim, henüz… Uykusuz kaldığım bir gece daha yazıldı takvime… Zaten günlerin yazıldığı takvime, geceler neden tekrar yazılıyor anlamıyorum aslında. 200 km hızla duvara doğru yol alırsanız ve güvenlik testleri için kullanılan manken değilseniz çarpışmadan sonra canınız yanıyor. Haliyle benim de canım yandı zira ben de güvenlik testleri için kullanılan manken değilim. Zaman zaman o mankenler kadar hissiz hissedebiliyorum kendimi ki söylerken baya enteresan oluyor. Hissizliği hissettiğinizde hissizliğininiz bozulmuş oluyor mu?
Etrafına inşa ettiği duvarda bir açık bulup içeri sızmıştım. Önceleri yeni organ nakli yapılmış beden gibi benimle mutluydu, sonra bağışıklık sistemi bana direnç göstermeye başladı, duvarın içinde yabancı bir cismin varlığını farketmişlerdi. Bana karşı önlemler almaya başlamakla sistemi komple kapatmak arasında bir gidiş geliş yaşıyordu bünye. Bir süre beni dışarı atmaya çalıştı ve fakat girdiğim açıklıktan çıkamayacak kadar büyümüştüm artık. Beni atmak için duvarı yıkmayı da göze alamıyordu. Sistemi kapatmayı tercih etti. Bana sistemi kapattım dedi, o an duvarların çatırdadığını duydum. Önce sevindim duvarlar yıkılıyor sonunda diye ama ilk sesten sonra büyük bir parçası sırtıma düşünce duvarların benim üzerime yıkıldığını anladım.
Üzerime yığılmış beton parçalarının arasından asıl korkunç gerçekle yüzleştim, yıkılan duvarların yerine daha yükseği ve hiç gediği olmayanları yükseliyordu…   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder