Üzerime yığılmış duvarların
arasından çıkmak istiyorum aslında, bakmayın yattığım yerde rahatmışım gibi
gülümsediğime. Bu gülümseme tamamen kendi salaklığıma. Adım gibi yıkılacağını
bildiğim duvarların içerisine büyük bir istek ve sevinçle girdim. Sonra neden
yıkıldı diye ağlayacak kadar salak değilim, henüz… Uykusuz kaldığım bir gece
daha yazıldı takvime… Zaten günlerin yazıldığı takvime, geceler neden tekrar
yazılıyor anlamıyorum aslında. 200 km hızla duvara doğru yol alırsanız ve
güvenlik testleri için kullanılan manken değilseniz çarpışmadan sonra canınız
yanıyor. Haliyle benim de canım yandı zira ben de güvenlik testleri için
kullanılan manken değilim. Zaman zaman o mankenler kadar hissiz
hissedebiliyorum kendimi ki söylerken baya enteresan oluyor. Hissizliği
hissettiğinizde hissizliğininiz bozulmuş oluyor mu?
Etrafına inşa ettiği duvarda bir
açık bulup içeri sızmıştım. Önceleri yeni organ nakli yapılmış beden gibi benimle
mutluydu, sonra bağışıklık sistemi bana direnç göstermeye başladı, duvarın
içinde yabancı bir cismin varlığını farketmişlerdi. Bana karşı önlemler almaya
başlamakla sistemi komple kapatmak arasında bir gidiş geliş yaşıyordu bünye.
Bir süre beni dışarı atmaya çalıştı ve fakat girdiğim açıklıktan çıkamayacak
kadar büyümüştüm artık. Beni atmak için duvarı yıkmayı da göze alamıyordu.
Sistemi kapatmayı tercih etti. Bana sistemi kapattım dedi, o an duvarların
çatırdadığını duydum. Önce sevindim duvarlar yıkılıyor sonunda diye ama ilk
sesten sonra büyük bir parçası sırtıma düşünce duvarların benim üzerime
yıkıldığını anladım.
Üzerime yığılmış beton
parçalarının arasından asıl korkunç gerçekle yüzleştim, yıkılan duvarların
yerine daha yükseği ve hiç gediği olmayanları yükseliyordu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder